Şehrin sokakları enkazla doldu, kalpler hüzünle. O gün yaşadığımız kaybı kelimelerle anlatmak zor. Ama şunu biliyoruz ki, yıkıntıların arasında yeşeren tek şey, umut oldu.
Deprem sonrası süreçte Kahramanmaraş, tarihinin en ağır imtihanıyla yüzleşti. Bir yandan yakınlarını toprağa veren, bir yandan ekmeğinin peşinde koşmaya çalışan insanlar vardı. İşte bu noktada “yeniden yapılanma” kavramı, sadece beton ve demirden ibaret olmadığını bize gösterdi. Yeniden yapılanma, aslında toplumsal dayanışmanın, sabrın ve birlikte ayağa kalkmanın adıydı.
Bugün şehre baktığımızda hummalı bir çalışmayı görüyoruz. Yeni konut projeleri yükseliyor, altyapı yatırımları hızla ilerliyor, yollar, kavşaklar ve parklar yeniden inşa ediliyor. Ama asıl önemli olan, bu sürecin sadece fiziksel değil; sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarda da şehre yeni bir kimlik kazandırması.
Kahramanmaraş, tarih boyunca nice badire atlatmış, ayakta kalmayı bilmiş bir şehir. Deprem sonrası yapılan yatırımlar; yeni stadyum, kültür merkezleri, millet bahçeleri, altyapı hamleleri ve enerji projeleri ile şehre yeni bir vizyon kazandırıyor. Bu, sadece bugünün değil; gelecek nesillerin de yaşamını şekillendirecek bir dönüşüm.
Ancak unutmamak gerekir ki, yeniden yapılanmanın merkezinde “insan” olmalı. Vatandaşın sesine kulak verilmeden atılan her adım, yarım kalmaya mahkûmdur. Şehrin sokaklarında güvenle yürüyebilen çocuklar, iş yerinde umutla üretim yapan esnaf, kültür ve sanatla nefes alan gençler için planlanan her proje, asıl anlamını o zaman bulacak.
Bugün Kahramanmaraş, yaralarını sarmakla kalmıyor; aynı zamanda Türkiye’ye örnek olacak bir yeniden diriliş öyküsü yazıyor. Bu öykünün kahramanı ise sadece belediyeler, kurumlar değil; sabırla, inançla ve dayanışmayla ayağa kalkan Kahramanmaraş halkıdır.
Şehir, enkazdan umuda giden bu yolculukta bize bir kez daha gösteriyor: Yıkıntılar geçicidir, irade kalıcıdır. Ve biz birlikte oldukça, Kahramanmaraş yeniden doğacaktır.