Dijital Mafyalar, Liyakat Krizi ve AK Parti'nin Yalnızlığı

Abone Ol

Dijital mafyalar, liyakat krizi ve AK Parti'nin yalnızlığı... Siyasetin yeni aksiyon dizisi. Senaryosu bol, kahramanı çok ama halk için mutlu son hâlâ yazılmadı. Sosyal medya kahramanları, parti savunucusu kisvesi altında devlete zarar veren bir çeteye dönüşmüş durumda. Devletin makamları açıklama yapmadan önce belge sızdıranlar, iddianameleri paylaşanlar... Sanki Nostradamus bunlara SMS atıyor! Peki, bu yetkiyi kimden alıyorlar ve neden hâlâ sahnedeler?

Dijital mafyalar, liyakat krizi ve AK Parti'nin yalnızlığı... Siyasetin yeni aksiyon dizisi. Senaryosu bol, kahramanı çok ama halk için mutlu son hâlâ yazılmadı.

Sosyal medya kahramanları, parti savunucusu kisvesi altında devlete zarar veren bir çeteye dönüşmüş durumda. Devletin makamları açıklama yapmadan önce belge sızdıranlar, iddianameleri paylaşanlar...

Sanki Nostradamus bunlara SMS atıyor!

Peki, bu yetkiyi kimden alıyorlar ve neden hâlâ sahnedeler?

AK Parti bir zamanlar liyakat ile yükselen bir hareketti. Sonra birileri çıktı ve "Sadakat, liyakatin önündedir." dedi.

Sonuç?

Hak edenler kenara itildi, sadakatle koltuk kapanlar ise şimdilerde başka kapılar çalıyor. Güçlü kadroları tasfiye ettiniz, "Yarın bize rakip olurlar." diye korktunuz.

Eee, şimdi bakınca ne görüyorsunuz?

Boş masalar, yalnız liderler ve halka ulaşamayan yönetimler...

İttifaklar desen, tam bir pembe dizi senaryosu. DEM Parti, Erdoğan’dan kurtulacağını hissettiği an selamı kesecek.

MHP’nin iç meseleleri zaten ayrı bir roman.

AK Parti yalnız kaldı ve şimdi herkes saldırıyor.

Bir yerlerden tanıdık geldi mi?

Osmanlı'nın son dönemi gibi: Böl, parçala, birbirine düşman et.

Peki, tarih tekerrürden ibaret midir, yoksa biraz ders alacak mıyız?

Ekonomiye gelirsek...

Son üç günde dolardaki hareketlilik, dış ticaret açığına 500 milyar TL’den fazla yük ekledi. Ama bizim derdimiz hâlâ "Kemeri kim sıksın?" tartışması.

Kemeri halk sıkıyor, başkaları ise o kemerin tokasının altından iş yaptırıyor. 2025 yılı yokluk yılı olabilir diyorlar.

"Olabilir" mi?

Çok iyimser kaldı.

Eğer ekonomiyi milleti ferahlatacak şekilde yönetmezseniz, 2025 yılı "Yardım kampanyalarına hoş geldiniz!" yılı olabilir.

Peki, çözüm nedir?

Çok basit: Liyakat! İşi ehline ver, torpili bırak, adaleti sağla.

Birilerinin vergilerini silerken, halkın boğazındaki lokmayı alırsan işler yürümez.

İnsanları yardıma muhtaç hale getirip, sonra yardım etmekle övünmek bir yönetim şekli olamaz.

Bu ülke, sosyal yardımlarla değil, sosyal adaletle yönetildiğinde kalkınır.

Unutmayın, gerçek güç; kasalar dolusu para, makamlar, koltuklar değil, halkın desteğidir.

Bugün milletin sesi çıkmıyorsa, bunun nedeni insanların ortada bırakıldığını hissetmesidir.

Kimse, aile büyüklerinin küçüldüğünü görmek istemez.

İnsanlar onurlu bir yaşam ister; yardıma muhtaç hale getirilmek değil.

Siyaset, sermayenin kölesi değil halkın hizmetkârı olmalıdır.

Eğer siyaset, halkı değil de bir avuç zengini mutlu etmeye çalışırsa işte o zaman sandık günü büyük sürprizler yaşanır.

Ama biz neyi konuşuyoruz, neyi tartışıyoruz?

Yine tiyatro sahnesine dönüyoruz.

Perde kapanmadan önce gerçekleri görmek isteyen var mı?