"Edebiyat Şehri" Olma Yolculuğu

Kahramanmaraş, o unutulmaz deprem felaketinin ardından yalnızca enkazların değil, umutların da yeniden inşa edildiği bir süreçten geçiyor.

Abone Ol

Tam da böyle bir dönemde, şehrimiz uluslararası arenada önemli bir kültür hamlesiyle gündeme geldi: UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı'na "Edebiyat" dalında yapılan başvuru.
Bu başvuru, sıradan bir bürokratik işlemden çok daha fazlasını ifade ediyor. Depremin yaralarını sarmaya çalışan bir kentin, küllerinden doğuşunun kültürel manifestosu gibi. Şehrin dört bir yanında devam eden fiziksel inşanın yanı sıra, kültürel kimliğin inşasına yönelik bu girişim, aslında Maraş'ın ruhunu tamir etme çabasının da bir parçası.
Geçmişten bugüne bu topraklar, Gülşehri'nden günümüz şair ve yazarlarına uzanan güçlü bir edebiyat geleneğine sahip. Sokaklarında dolaşan her hikaye, kahvelerde yankılanan her şiir, aslında bu şehrin nefes alış verişi gibi. UNESCO'ya yapılan bu başvuru, işte bu nefesi uluslararası arenada hissettirme çabası.
Deprem sonrasında yaşananlar gösterdi ki Kahramanmaraş, yalnızca binalarıyla değil, kültürüyle de ayakta. Edebiyat, tam da bu noktada bir yaşam damarı olarak karşımıza çıkıyor. Yara almış ruhları iyileştirmenin, kaybolan anıları yeniden canlandırmanın, yıkılan hayalleri yeniden kurmanın en güçlü araçlarından biri.
UNESCO süreci uzun ve titiz bir değerlendirme gerektiriyor. Ancak sonuç ne olursa olsun, bu başvurunun kendi başına önemli bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir şehrin kendini "edebiyat şehri" olarak tanımlaması ve bu yönde çalışmalar yürütmesi, en az unvanın kendisi kadar değerli.