Kuvayı Milliye

Abone Ol

Yaşadığımız şehrin sorunları,

gündelik yaşamın telaşı,

ekonomik zorluklar ve her geçen gün büyüyen gelecek kaygısı...

Toplumun gündemi sürekli değişiyor, ancak ne yazık ki hep yüzeyde kalıyor.

Bir toplum millet olma vasfına erişememişse, sadece kişisel çıkarlarına hizmet eden insanlar topluluğu olarak kalırsa gelişemez.

Yanlış anlaşılmasın, herkesin her konuda aynı düşünmesi gibi ütopik bir kavramdan bahsetmiyorum. Farklı fikirler taşırken birbirine saygı duyabilen insanlar olmaktan bahsediyorum.

Her alanda birbirinin hakkına kul hakkı diyerek öncelik tanıyan insanlardan bahsediyorum.

Ortak meselelerimiz söz konusu olduğunda, çıkarcı bir tavırla susmak yerine, fikrini saygıyla ifade etme sorumluluğundan bahsediyorum.

Özellikle şahsi çıkarından başka amacı olmayan, "ben kendimi kurtarayım, gerisi ne olursa olsun" diye düşünenleri gelecekte büyük sürprizler bekleyebilir.

Çünkü unutmamalıyız: hepimizin yaşam kalitesi birbirine bağlıdır.

Sağlığımız, en yakınımızdaki acil servisin kalitesi kadardır. Eğitim seviyemiz, çocuğumuzun gittiği okulun düzeyi kadardır. Esnafımızın kalitesi, alışverişimizin kalitesidir.

Ve evet, yolların kalitesi, arabamızın kalitesinden; yaşadığımız şehrin genel refahı ise kendi evimizin lüksünden çok daha önemlidir.

Bozuk yolu olan şehirlerde Ferrarisi olan birisini göremezsiniz.

Bugün çocuklarımıza emanet edeceğimiz en büyük hediye, içinde yaşayacakları toplumun birbirine olan anlayışı, saygısı, sevgisi olacaktır.

Ve biz hepimiz yaptıklarımızla şu an onu şekillendiriyoruz.

İşte Kuvayı Milliye ruhu, tam da bu anlayışla kurulursa bir anlam taşır. O ruh, "gemisini kurtaran kaptanların" değil, aynı gemide olduğunu bilen ve fırtınaya karşı birlikte kürek çekenlerin ruhudur.

Yoksa en ufak bir problemde birbirine saldıran, hakaretler savuran, yapıcı diyalog yerine yıkıcı çatışmayı seçen topluluklar, "millet" olma vasfına ulaşamaz.

Devletin gücü milletin ortak aklından gelir. Eğer bu ortak akıl yerini bireysel hırslara ve toplumsal saygısızlığa bırakırsa, o yapı temelden sarsılır.

Devletsiz milletlerin ya da milletsiz devletlerin yaşadığı kâbusları da hepimiz görüyoruz.