Toplumsal Yalnızlığın Depremle İmtihanı

Geçtiğimiz günlerde Maraş'ta yaşanan acı bir olay, hepimizi bir kez daha derinden sarstı:

Abone Ol

Bir adam, üvey kızını ve eski eşini öldürdükten sonra kendi hayatına son verdi. Neredeyse eş zamanlı olarak Hatay'dan gelen bir başka haber ise trajedinin farklı bir yüzünü gösterdi; 23 yaşında bir genç, tam üç yıldır evinden çıkmadığı tespit edilerek yetkililerce dışarı çıkarıldı.
Bu iki çarpıcı örnek, deprem bölgesinde bireysel ruh sağlığı konusunda ne kadar kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğini bize acı bir şekilde hatırlatmaktadır.
Yaşanan bu olayları sadece deprem travmasıyla açıklamak yeterli olmayacaktır.
Zaten var olan toplumsal dinamikler; değişen değer yargıları, aile yapısındaki ve sosyal çevredeki hızlı değişim, bu büyük afetin travmasıyla birleşti. Afet sonrası yaşanan toplumsal değişim, mevcut stresi katmerli hale getirdi.
İnsanların evleri, iş yerleri veya alıştıkları sosyal alanları değiştiğinde, bu durum derin ruhsal sarsıntılara ve travma sonrası stres bozukluklarına (TSSB) zemin hazırladı.
Bu ağır tablo, kimilerinde üç yıl evden çıkmamak gibi aşırı bir izolasyonla kendini gösterirken, kimilerinde ani öfke nöbetleri, ağır depresyon hali veya hayattan zevk alamama olarak ortaya çıkıyor.
En tehlikelisi ise, bazılarında bu durumun birikerek 'cinnet' olarak adlandırılan, kendine veya çevresine zarar verme eylemlerine varan bir noktaya taşınabilmesidir.
Hala afetzedeler arasında geceleri uyku sorunları yaşayan, odaklanma problemleri çeken veya kalabalığa karışmaktan çekinen sayısız insan bulunmakta.
Bu durum, sadece bireysel bir sağlık sorunu değil, toplumsal bir alarmdır. Bu kişilerin muhakkak profesyonel psikiyatrik ve psikolojik tedavi alması şarttır.
Ancak tedavi yeterli değildir; toplumsal olarak da acil bir rehabilitasyon ihtiyacı olduğu ortadadır.
"Toplumsal Rehabilitasyon" kavramı, aslında kültürümüzün yakından bildiği yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma duygusunun toplumumuzda tekrar samimi bir şekilde canlandırılması demektir.
Buna hepimizin, özellikle de Kahramanmaraş'ta yaşamaya devam eden bizlerin, acil ihtiyacı var. Bu samimi dayanışma, pek çok sorunun daha büyümeden engellenmesini sağlayacaktır.
Bazen bir komşumuzu, bir dostumuzu sadece dinlemek bile onlara o an için en büyük desteği sunabilir.
Deprem sonrası ortaya çıkmasını zaten beklediğimiz bu ruhsal zorluklar, özellikle gençleri, çocukları ve zaten zeminde psikolojik sıkıntıları olan insanları daha fazla etkilemektedir.
O halde hep birlikte, bireysel bir dayanışma içerisinde birbirimize destek olarak ve kurumsal çalışmalarımızda da bu desteği artırıcı faaliyetlerde bulunarak bu zorlu süreci aşmak zorundayız.