Türkiye’nin aktif deprem kuşağında yer alması, yalnızca fiziki altyapının güçlendirilmesini değil, aynı zamanda toplumun psikolojik olarak da depremlere karşı hazırlıklı olmasını zorunlu kılıyor. Uzman Psikolog Seda Taşhan Çelik, özellikle son yıllarda art arda yaşanan sarsıntıların toplumun ruh sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirerek, bu süreçte oluşan kolektif kaygı, korku ve travmanın göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekti.

Çelik, depremlerin sadece yıkıcı doğa olayları değil; aynı zamanda bireylerin iç dünyasında derin izler bırakan, uzun vadeli ruhsal sonuçlar doğurabilen birer travma kaynağı olduğuna işaret etti. “Her deprem, fiziksel yıkımın ötesinde, insan zihninde de bir kırılma yaratıyor. Bu nedenle afet yönetimi kadar, ruh sağlığı yönetimi de kriz anlarının ayrılmaz bir parçası olmalı,” ifadelerini kullandı.

Özellikle 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin etkilerinin hâlâ sürdüğünü belirten Çelik, bu tür felaketlerin ardından posttravmatik stres bozukluğu (PTSB), anksiyete, somatik yakınmalar ve uyku bozukluklarının arttığını kaydetti.

Bahar alerjisi eğer tedavi edilmezse astıma kadar ilerleyebiliyor Bahar alerjisi eğer tedavi edilmezse astıma kadar ilerleyebiliyor

“Deprem sadece evi yıkmıyor, kişinin zihninde de büyük bir yıkım yaratıyor,” diyen Çelik, medya, anlatılar ve sosyal çevre yoluyla depremin etkilerinin doğrudan yaşanmayan bölgelerde bile hissedildiğini vurguladı. Bu yayılım, toplumun geniş bir kesiminde kronikleşen bir kaygı hali oluşturuyor.

23 Nisan’da İstanbul’da meydana gelen depremin ardından benzer belirtilerin yeniden yoğunlaştığını aktaran Çelik, “Her sarsıntı, 6 Şubat’tan bu yana zihinlere kazınmış olan tehdit algısını tetikliyor. Bu da geçmiş felaketin psikolojik olarak yeniden yaşanmasına yol açıyor,” dedi.

Seda Taşhan Çelik, depreme hazırlığın sadece binalarla sınırlı kalmaması gerektiğini hatırlatarak şu çağrıyı yaptı: “Toplumun ruh sağlığını korumak için psikoeğitim programları yaygınlaştırılmalı, sosyal destek sistemleri güçlendirilmeli ve bilimsel temelli psikolojik müdahalelere erişim artırılmalıdır.”

Kaynak: www.ajans344.com