Magazin D Kahramanmaraş’a Geliyor Magazin D Kahramanmaraş’a Geliyor

Azerbaycan ile Ermenistan arasında 9 Ağustos 2025’te Beyaz Saray’da imzalanan barış anlaşması ve Zengezur Koridoru, Güney Kafkasya’da yeni bir jeopolitik dönemin kapılarını araladı. MHP Kahramanmaraş Milletvekili Doç. Dr. Zuhal Karakoç Dora, gelişmelere ilişkin sosyal medya hesabından kapsamlı bir analiz paylaştı.

Karakoç Dora, anlaşmanın bölgenin güç dengelerinde köklü değişim potansiyeli taşıdığını vurgularken, özellikle Zengezur Koridoru’nun açılmasının stratejik önemine dikkat çekti.

Milletvekili Dora yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; "Vaşington Mutabakatı ve Zengezur Koridoru: Güney Kafkasya Jeopolitiğinde Yeni Dönem
9 Ağustos 2025’te Beyaz Saray’da imzalanan Azerbaycan–Ermenistan barış anlaşması, Güney Kafkasya’nın güç dengelerini köklü biçimde etkileme potansiyeli taşımaktadır. Mutabakatın en kritik unsuru, Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlayacak Zengezur Koridorunun açılması ve bu hattın yol–demiryolu–enerji altyapılarıyla birlikte bir “bağlantısallık paketi” olarak kurgulanmasıdır. Anlaşmanın ABD tarafından arabuluculuğu ve koridorun uzun dönemli işletim modelinin Vaşington merkezli bir çerçeveye oturtulması, Moskova ile Tahran’ın bölgesel etki kapasitesinde daralma ihtimalini artırmakta ve bölgede yeni bir jeo-stratejik denge ortaya çıkarmaktadır.
Zengezur Koridorunun çok modlu (karayolu–demiryolu–boru hattı–fiber) bir set olarak tasarlanması, Hazar havzasındaki enerji akışlarının Türkiye ve Avrupa yönüne daha doğrudan ve esnek biçimde yönlendirilmesini mümkün kılmaktadır. Böylelikle Rusya/İran çevrimlerine bağımlılık azalmakta ve AB’nin kesintisiz arz hedefi ile Orta Koridorun pratik cazibesi güçlenmektedir. Bu tablo, Vaşington ’un ilke ve kurum inşası yerine, somut kaldıraçlar (tarife baskıları, yatırım–ticaret paketleri, güvenlik vaatleri) üzerinden pazarlık ve sonuç alma eğilimini ise öne çıkmaktadır.
Anlaşmanın en tartışmalı boyutu, Zengezur Koridorunun İran sınırı boyunca uzanacak yeni bir hat olarak ABD gözetimine açılmasıdır. Bu durum, Tahran’ın bölgesel erişim ve nüfuz alanı bakımından—özellikle Karadeniz/Avrupa yönelimleri ve Ermenistan’la kurduğu stratejik bağlar açısından—algıladığı tehdit düzeyini artırmaktadır. Moskova cephesinde ise “nihai hakem” ve “manevi egemen güç” rolünün Vaşington lehine aşınması söz konusudur. Uluslararası basındaki değerlendirmeler ise bu minvalde, yeni düzenin İran ve Rusya’nın Güney Kafkasya’daki manevra alanını daraltabileceğini ortaya koymaktadır.
Buna eşlik eden daha geniş jeopolitik bağlam, Pekin–Moskova koordinasyonunun Avrasya’da derinleştiği bir dönemde Vaşington’un “kenar-kuşakta” karşı ağırlık oluşturma çabasıyla uyum arz etmektedir. Çin–Rusya ortaklığının askerî–ekonomik senkronizasyonu artarken, ABD’nin “kenar-kuşakta” (Güney Kafkasya dâhil) yeni bağlantısallık ağlarına sponsor olması, stratejik bir dengeleme girişimi olarak önem kazanmaktadır.
Zengezur Koridoru, Orta Koridorun “darboğaz”larından birini açarak Avrupa çıkışını güçlendirme potansiyeli taşımaktadır. Bu gelişme, Çin’in Kuşak ve Yol (KYP) kurgusundaki kuzey (Rusya) ve güney (İran) güzergâhlarının dışında işleyen bir alternatifin siyaseten güçlenmesi anlamına gelmektedir. Vaşington ‘un zayıflayan Rus etkisinden faydalanarak bölgeye gömülü bir altyapı–işletim düzeni kurması, KYP’nin dengesini Güney Kafkasya düğümünde bozabilmektedir. Bu vurgu, anlaşmayı duyuran ve analiz eden haberlerde açık biçimde yer almaktadır.
Türkiye açısından Zengezur Koridoru, Nahçıvan–Iğdır–Kars üzerinden Türkiye–AB bağlantısını güçlendiren ve enerji–lojistik senkronizasyonunu derinleştiren bir kaldıraç işlevi görmektedir. Söz konusu hat, Orta Koridorun güvenilirlik algısını artırmakta ve Türkiye’yi hem transit merkez hem de “enerji–veri omurgası” üzerinde kilit konuma taşımaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) bağlamında ise Orta Asya–Hazar–Kafkasya–Anadolu zincirinin pratik işlemesi yönünde dikkate değer bir fırsat penceresi açılmaktadır. Bununla birlikte iki kırılganlık alanı da ortaya çıkmaktadır: (i) Koridorun ABD işletim zeminine oturması, TDT içinde özerk stratejik alan tartışmalarını artırabilmektedir; (ii) İran’la gerilim eşiği ve Rusya’nın dengeleme hamleleri, TDT ülkeleri üzerinde dolaylı baskı üretebilmektedir."

Muhabir: Esra Akçakale