Telekomünikasyon alanında önemli bir son tarih yaklaşıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından uygulanan düzenleme gereği, 31 Aralık 2025 tarihi itibarıyla bir takvim yılı boyunca şebeke sinyali almayan tüm akıllı telefonların IMEI numaraları askıya alınacak. Bu işlem, özellikle uzun süredir kullanılmayan ve çekmece, dolap gibi yerlerde bekletilen milyonlarca cihazı etkileyecek. Uzmanlar, kullanıcıları cihazlarını açarak sinyal aldırmaları konusunda uyardı.
Uygulama Kapsamı ve Beklenen Etki
İlk kez 2024 yılında hayata geçirilen bu uygulama, şebeke trafiğini düzenlemek ve aktif olmayan cihazları tespit etmek amacı taşıyor. Sisteme bir yıl boyunca hiç bağlanmayan cihazlar, "kullanılmıyor" olarak işaretleniyor. Bu yıl yaklaşık 3 milyon telefonun uygulamadan etkilenmesi bekleniyor. IMEI numarası askıya alınan bir telefon, SIM kart takılarak normal şebekede kullanılamaz hale gelecek. Ancak, Wi-Fi üzerinden internete bağlanmak veya uygulama kullanmak gibi işlevleri çalışmaya devam edecek.
Kullanıcıların Alması Gereken Acil Önlem
Teknoloji uzmanları, cihazların askıya alınmasını önlemek için basit bir yöntem önerdi. Uzun süredir kullanılmayan telefonların, 31 Aralık tarihinden önce en az bir kez açılıp bir şebeke sinyali alacak şekilde (SIM kart takılıyken) kısa süreliğine kullanılması yeterli olacak. Bu işlem, cihazın BTK sisteminde "aktif" olarak kaydedilmesini sağlayacak ve IMEI askısı riskini ortadan kaldıracak. Bu önlem, yedek telefonlar veya yedekte bekletilen eski cihazlar için büyük önem taşıyor.
IMEI Askıya Alınırsa Ne Yapılmalı?
Eğer bir cihazın IMEI numarası askıya alındıysa, kullanıcının panik yapmasına gerek yok. Cihaz tamamen kullanılmaz hale gelmiyor ve geri dönüş prosedürü mevcut. Yeniden aktif hale getirmek için, cihaz sahibinin e-Devlet üzerinden "IMEI Kayıt ve Takip Sistemi"ne giriş yapması ve ilgili başvuruyu gerçekleştirmesi gerekiyor. Başvurunun ardından, cihazın IMEI numarası sisteme yeniden kaydedilecek ve şebeke kullanımına açılacak. Ancak, bu sürecin zaman alabileceği ve resmi bir başvuru gerektirdiği unutulmamalı. Bu nedenle, önleyici tedbir almak çok daha kolay ve hızlı bir çözüm sunuyor.





