Kahramanmaraş'ta İsa Divanlı Mahallesi'nde yer alan Uyuz Pınarı Çeşmesi ve Hamamı, doğal kaynak suyunun hiç kesilmeden aktığı tarihi bir yapı olarak ayakta duruyor. 16. yüzyıla dayanan geçmişiyle dikkat çeken yapı, yalnızca mimarisiyle değil, yüzyıllardır hastalıkların doğal tedavisi için kullanılmasıyla da bölge halkı tarafından sahipleniliyor.
YAPIMI 1500'LERE DAYANIYOR
Tarihi kayıtlara göre Uyuz Pınarı Hamamı'nın yapımına dair iki ayrı görüş bulunuyor. Bunlardan ilki, hamamın Sultan II. Selim döneminde Hicri 978, yani Miladi 1570 yılında inşa edildiğini savunuyor. Diğer görüşe göre ise yapı, Osman Çelebi bin İsa Divan tarafından 1550 yılında yaptırıldı. Her iki kaynak da yapının köklü bir geçmişe sahip olduğunu ortaya koyuyor.
ROMA'DAN OSMANLI'YA ŞİFA MERKEZİ
Hamamın bulunduğu bölge, tarih boyunca Romalılar, Bizanslılar, Müslüman Araplar, Selçuklular, Dulkadiroğlu Beyliği ve Osmanlılar tarafından şifa alanı olarak kullanıldı. Özellikle Dulkadiroğlu Beyliği döneminde cilt rahatsızlıkları ve cüzzam gibi hastalıkların tedavisi için bu suya başvurulduğu belirtiliyor.
20 yıl önce gerçekleştirilen yenileme çalışmaları sayesinde yapı bugünkü halini korumayı sürdürüyor. Kapalı bölümden akan doğal kaynak suyu, çevre halkı tarafından hâlâ şifa niyetine kullanılmaya devam ediyor.
ASIRLARDIR SUYU HİÇ KESİLMEDİ
Mahalle sakinlerinden Emine Küçük, yıllardır bu pınarın hiç kurumadığını vurgulayarak, 'Bizim sularımız yaz mevsiminde 3-4 gün kesildi ancak bu su hiç kesilmedi' dedi. Hamza Çuhadar ise vatandaşların bu pınarda şifa bulduğunu belirterek 'Eskiden uyuz hastalığına yakalanan vatandaşlar buraya gelip banyo yapınca iyileştiğini biliyorum' ifadelerini kullandı.
Salih Akyol da 'Bu pınar ben bildim bileli uyuz olanlar burada yıkanır, dedeler ve babalarımızın zamanından beri var. Benim de arkadaşım vardı getirdim yıkandı ve uyuzluğu gitti' şeklinde konuştu.
TARİH MERAKLILARI DA ZİYARET EDİYOR
Bölgede yaşayan Nizam Bolat, 'Bu çeşmeden akan su aslında şifa. Özellikle hasta olmanıza gerek yok, gelip banyonuzu yapabilirsiniz' dedi. Hamit Uğurlu ise bu noktada daha da geriye giderek, 'Geçmiş tarihi milattan öncesine kadar uzandığı söyleniyor. Sedef ve benzeri deri hastalıklarına, özellikle uyuz hastalıklarına iyi geldiği ifade ediliyor' ifadelerini kullandı.
