PKK elebaşı Abdullah Öcalan, 13 Ekim’de İmralı Adası’nda avukatlarıyla yaptığı görüşmede son günlerde gündeme gelen “umut hakkı” konusuna ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Öcalan, “Umut ilkesi devletin atması gereken bir adımdır. Bu bagajı kaldırması lazım. Bu, binlerce insanı etkileyen bir meseledir. Hukuk açısından bunun yapılması gerekir” ifadelerini kullandı.
AİHM Kararı Hatırlatıldı
Asrın Hukuk Bürosu avukatları tarafından yapılan açıklamada, görüşmede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “umut hakkı” kararının gündeme geldiği belirtildi. Açıklamada, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’ye çağrıda bulunduğu ve AİHM kararına uygun yasal düzenleme yapılmasının beklendiği vurgulandı. Öcalan’ın avukatları, müvekkillerinin bu konuda hukuki çözümün zorunlu olduğuna dikkat çektiğini, “Politika da adalet de bunu gerektiriyor” dediğini aktardı.
“Demokratik Entegrasyon Hukuku İnşa Edilmeli”
Öcalan’ın, Kürtlerin hukuki statüsüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunduğu belirtildi.
Açıklamada, “Kürtlerin bütün olarak hukukun içine alınması gerektiğini, asıl barışın bu olduğunu ifade etti. Demokratik entegrasyon hukukunun inşa edilmesi gerektiğini söyledi” denildi. Öcalan ayrıca, kadın özgürlüğü, inançların ve kimliklerin serbestçe ifade edilmesi konularına da değinerek, “Yaşam özgür yaşanacaksa anlamlıdır” ifadesini yineledi.
Bahçeli’nin “Umut Hakkı” Çıkışı Gündem Olmuştu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2024 yılında yaptığı açıklamada Öcalan’a seslenerek, “Şayet tecridi kaldırılırsa TBMM’de konuşsun, terörün bittiğini ilan etsin. Bunu yaparsa umut hakkından yararlanmasının önü açılsın” demişti.
Bahçeli’nin bu sözleri sonrası “umut hakkı” kavramı, Türkiye’nin hukuk ve siyaset gündeminde geniş yankı bulmuştu.
Umut Hakkı Nedir?
Umut hakkı, ömür boyu hapis cezasına çarptırılan mahkûmların belirli bir süre sonra tahliye veya ceza gözden geçirme olasılığını kapsayan hukuki bir düzenleme. AİHM’in 2013’teki Vinter ve Diğerleri kararında, “Koşullu salıverme ihtimali olmadan verilen müebbet cezalarının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesini ihlal ettiği” belirtilmişti.
Mahkeme, müebbet hapis cezasının en geç 25 yıl sonra gözden geçirilmesi gerektiğine hükmetmişti.