‘Terörsüz Türkiye'den rahatsız olanlar’ başlığı ile kaleme alınan yazıda Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Şahin şu ifadelere yer verdi;“Yaklaşık yarım asırdır Türkiye’yi uğraştıran, on binlerce insanımızın canına mal olan, ülkenin iç, dış politikası ve ekonomisine ciddi maliyetler ödeten terörün nihayete erdirilmesi konusunda “Terörsüz Türkiye” adıyla yürütülen süreçte önemli bir aşamayı daha geride bıraktık.

PKK Terör örgütünün 12 Mayıs günü yapmış olduğu kendini feshetme ve silah bırakma kararıyla terörün sonlandırılmasında önemli bir eşik daha aşılmış oldu.

28 şehit veren Aykut ailesi: "Terörsüz Türkiye için minnettarız" 28 şehit veren Aykut ailesi: "Terörsüz Türkiye için minnettarız"

“Terörsüz Türkiye” süreci başladığında, “Örgüt Öcalan’ı dinlemez ki” diye başlayan ve çeşitli olumsuzluklarla süreci enfekte etmeye yönelik yaklaşımlar sergileyenler, örgütün kendini feshetme ve silah bırakma kararıyla yeni argümanlarla süreci enfekte etme/sulandırmanın peşine düşmüş gibiler.

Bir taraftan örgüte karşıymış hatta en çok onlar karşıymış havasını vermeye çalışırken diğer taraftan “Terörsüz Türkiye” sürecinden ne kadar rahatsız olduklarını farklı söylem ve eylemleriyle ortaya koymaktadırlar.

Örgütün kendini fesih ve silah bırakma kararından kimler rahatsız?

“Terörsüz Türkiye” veya örgütün kendini fesih ve silah bırakma kararından rahatsızlık duyanlar üç başlık altında değerlendirilebilir;

1-    Sözde milliyetçiler

Bunlar her sözlem ve eylemde Türkiye’nin çıkarını savunduklarını söylerler. Milliyetçiliği ve devletçiliği kimseye bırakmazlar. Hayatını devlete ve Türk milletine adamış, Türk milliyetçilerinin merkez ocağı olan MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli bile zaman zaman bunlar tarafından hedefe konulur.

Teröre son verme amacının olmadığı dönemlerde örgütün siyasi uzantısıyla siyasi amaçlı olarak bir araya gelmeden çekinmezler. Sözde milliyetçilik ve devletçilik yaparken örgütün siyasi uzantısının içinde olduğu ekiple anayasa çalışması yapmaktan bile geri durmazlar.

Sözlemlerinin boşa düşeceğinden korkarlar. Çok sevdiklerini söyledikleri millet ve devletin geleceğini ve güvenliğini savunuyormuş havasında siyasi çıkarlarının peşinde hareket ederler.

Terör örgütünün kendini feshetme ve silah bırakma kararından sonra türlü bahaneler ve argümanlarla “Terörsüz Türkiye” sürecinin geldiği noktadan rahatsız oldukları her hallerinden belli olmaktadır.

2-    “Kürt Sorunu”ndan veya Terör ortamından geçinenler

En ahlak yoksunu olanlar bu sınıfın içende olanlardır. Geçimlerini bölücü terör örgütünün oluşturduğu ortama borçludurlar. “Kürt Sorunu” kavramı ağızlarından düşmez. Bu konuda ulusal ve uluslararası alanda konferanslar verirler. Konu hakkında kitaplar yazarlar. Devletin terörle mücadelesini kastederek “Güvenlikçi politikalar”dan rahatsız olduklarını söylerler. Konuyu en iyi kendilerinin bildiklerini göstermek için her taklayı atarlar. Hayatlarını söz konusu sorunun çözümüne adamış havası verirler.

Fakat geçimlerini ve itibarlarını(!) sıkı sıkıya bağladıkları sorunun çözümü konusunda ciddi bir adım atıldığında telaşa kapılırlar. O telaşla yapmayacakları şey yoktur. Hatta hızlarını alamayıp içlerinde terör örgütünün merkez karargâhı Kandil’e bile giden vardır.

Toplum önünde sorunun çözümü için uğraşıyor havasındayken, çözüm konusunda olumlu gelişme ihtimali çıkınca, örgüte koşarak “Silah bırakamazsınız, Örgütü öyle kolay kolay feshedemezsiniz. Ne aldınız da silah bırakıyorsunuz” gibi sözlerle kendilerini ortaya koyarlar.

3-    “Terörsüz Türkiye” sürecine siyasi pencereden bakanlar

Siyasetin gözünü kör ettiği kesimler bu sınıfa girerler. Ülkenin geleceği, güvenliği, refahı ve milletin canı ve malı bunların umurunda değil. Bakmayın bu kesimin yüksek perdeden millet ve halk edebiyatı yapmalarına. Cumhur İttifakı’nın başlattığı ve aklı selimle yürüttüğü “Terörsüz Türkiye” sürecinin olumlu sonuçlanmasından korktukları her hallerinden belli olmaktadır.

Terör örgütünün kendini feshetme ve silah bırakma kararına esas itibariyle siyasi nedenlerle yaklaştıkları her hallerinden belli olmaktadır.

Gelinen noktanın ülke ve millet yararına olacağını unutup veya siyasi körlükten dolayı göremeyip, yakalanan olumlu gelişmenin kimin işine yarayacağının peşine düşmektedirler.

Terörün nihayete erdirilmesi için yapılan çabalara omuz vermeleri gerekirken, “Silah bırakma siyaseten kime yarar?” sorusunu merkeze yerleştirerek süreci enfekte etmeye yönelik çaba içine girmektedirler.

Bu sınıfın içinde olanların önceliği kendileri ve içinde oldukları siyasi oluşumlarıdır. Ülke ve milletin ortak çıkarı bunları ilgilendirmez.

Allah bunları ıslah eylesin…”

Muhabir: Atiye ARIKAN