Türkiye’nin 2 yıllık gösterge tahvil faizi, son bir ayda yüzde 40,20 seviyesinden yüzde 38,24’e kadar düştü. Bu süreçte tahvil faizindeki gerileme yaklaşık yüzde 5 olarak hesaplandı. Faiz oranları düştükçe, tahvil fiyatlarının yükselmesiyle birlikte borçlanma araçları fonlarında da güçlü getiriler görüldü. Bazı fonların aylık kazancı yüzde 7’nin üzerine çıktı.
Ekonomideki bu hareketlilikte, son dönemde açıklanan makro verilerin etkisi büyük oldu. Kasım ayında enflasyonun yüzde 0,87 ile beklentilerin altında kalması ve yıllık TÜFE’nin yüzde 31,07’ye gerilemesi, dezenflasyon sürecinin sürdüğüne işaret etti. Bu gelişmeler, Merkez Bankasının faiz indirimi için uygun zemini oluşturdu. TCMB, politika faizini 150 baz puan indirerek yüzde 38 seviyesine çekti.
Faiz kararının ardından piyasa faizlerinde de düşüş yaşandı. Gecelik faiz oranı (TLREF), ilk işlem gününde 1,52 puan gerileyerek yüzde 37,85 seviyesine indi. Aynı dönemde gösterge tahvil faizindeki düşüş de dikkat çekti.
Tahvil faizlerindeki gerileme, TEFAS’ta işlem gören borçlanma araçları fonlarının performansına olumlu yansıdı. Son bir aylık verilere göre en yüksek getiriyi sağlayan fonlar arasında TEB, Fiba, Garanti, Yapı Kredi ve Deniz Portföy’ün borçlanma araçları fonları öne çıktı. Bu fonların aylık getirileri yüzde 5,5 ile yüzde 7,1 arasında değişti.
Uzmanlar, faizler düştükçe bu tür fonların prim yapmasının doğal olduğunu belirtiyor. Ancak tahvil faizlerinde olası bir yükselişin, borçlanma araçları fonlarının getirisini olumsuz etkileyebileceği uyarısında da bulunuyor.
2026 yılına ilişkin beklentilerde ise ana senaryo, enflasyon ve faizlerin kademeli olarak gerilemesi yönünde şekilleniyor. Deutsche Bank, 2026 sonunda enflasyonun yüzde 24’e düşmesini, politika faizinin ise yüzde 30 seviyelerine gerilemesini bekliyor. Bu görünüm, faiz düşüşünün devam etmesi halinde borçlanma araçları fonlarının cazibesini koruyabileceğine işaret ediyor.
