Su faturası bu yüzden yüksek geliyor! Sayacınızı mutlaka kontrol edin
Su faturası bu yüzden yüksek geliyor! Sayacınızı mutlaka kontrol edin
İçeriği Görüntüle

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2026 yılı ilk toplantısı öncesinde HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, mevcut belirleme sistemine yönelik köklü eleştirilerde bulundu. Arslan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hesaplanan enflasyon sepetinin, asgari ücret ile geçinen vatandaşların gerçek tüketim alışkanlıklarını ve hayat pahalılığını yansıtmadığını ifade etti. Yeni ücretin belirlenmesinde, kira, gıda, ulaşım ve enerji gibi zorunlu harcama kalemlerinin esas alınması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, komisyonun işleyiş yapısının da değişmesi ve daha tarafsız bir modele geçilmesi çağrısını yaptı. Bu açıklamalar, asgari ücret görüşmelerine ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, yaptığı değerlendirmede TÜİK’in enflasyon hesaplamasında kullandığı mal ve hizmet sepetinin, asgari ücretlinin gerçek harcama profili ile örtüşmediğini savundu. Arslan, “TÜİK’in sepetindeki oranlar, asgari ücretle çalışanların ihtiyaçlarıyla orantılı değil” ifadesini kullandı. Asgari ücretli bir hanenin bütçesinde kira ve gıdanın toplam payının yüzde 50’yi aştığına dikkat çekti. Bu nedenle, ücret artışının hesaplanmasında bu iki temel kalemdeki fiyat değişimlerinin daha ağırlıklı bir role sahip olması gerektiğini belirtti. Ekonomistler de, resmi enflasyon verileri ile hane halkının algıladığı enflasyon arasında sürekli bir fark olduğunu ve bu durumun alım gücü hesaplamalarını zorlaştırdığını dile getirdi. Yeni bir hesaplama metodolojisi ihtiyacı, sendikalar ve akademisyenler tarafından da sıklıkla gündeme getirildi.

Mahmut Arslan, sadece hesaplama kriterlerini değil, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun kendi yapısını ve işleyişini de eleştirdi. Mevcut komisyonun, hükümet temsilcilerinin de yer aldığı üçlü bir yapı olduğunu hatırlatan Arslan, bu durumun sağlıklı ve bağımsız bir müzakere ortamını engellediğini öne sürdü. Almanya gibi ülkelerde uygulanan, yalnızca işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan ve hükümetin yalnızca gözlemci statüsünde bulunduğu modellerin örnek alınmasını önerdi. Arslan, “Bu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan sağlıklı bir asgari ücret çıkmaz, çıkaramazsınız” şeklinde konuştu. Komisyonda uzlaşma sağlanamadığı takdirde son kararı hükümetin verdiği mevcut sistemin, sosyal diyaloğu zayıflattığı ve tarafların eşit müzakere gücünü ortadan kaldırdığı yorumu yapıldı. Bu çağrı, iş dünyası ve sendikacılar arasında komisyon reformuna dair tartışmaları yeniden başlattı.

Yaşanan bu tartışmalar, 12 Aralık’taki ilk komisyon toplantısının gergin bir atmosferde başlayabileceğine işaret etti. Uzmanlar, asgari ücretteki artışın sadece enflasyon oranına endeksli olmasının, çalışanların reel kayıplarını telafi etmekte yetersiz kalabileceğini belirtti. Öte yandan, işveren temsilcileri ise yüksek oranlı artışların istihdam maliyetlerini artırarak, özellikle KOBİ’ler üzerinde baskı oluşturabileceği uyarısında bulundu. Geçen yıl belirlenen 22 bin 104 Türk Lirası net asgari ücretin, medyan kira bedeline neredeyse eşitlenmiş olması, konunun aciliyetini ortaya koydu. Sendikalar, ücret artışı yanında vergi indirimi, sosyal konut ve enerji desteği gibi tamamlayıcı sosyal politikaların da devreye alınması talebini dile getirdi. Önümüzdeki haftalarda tarafların resmi tekliflerini sunması ve müzakerelerin derinleşmesi bekleniyor. Sürecin, yalnızca bir ücret rakamını değil, aynı zamanda sosyal adalet ve ekonomik dengeleri de belirleyecek geniş bir çerçevede ilerleyeceği öngörülüyor.

Kaynak: Haber Merkezi