Gazze'ye konuşlandırılması planlanan uluslararası barış gücü, Türk askerinin rolü nedeniyle diplomatik bir krize dönüştü. İsrail yönetimi, Türkiye'nin güç içinde yer almasına şiddetle karşı çıktı. Buna karşılık, Suudi Arabistan, Azerbaycan, Pakistan ve Endonezya gibi potansiyel katılımcı ülkeler, Türk askeri olmadan Gazze'ye asker göndermeyeceklerini bildirdi. ABD ise, İsrail'i Türkiye'nin rolü konusunda ikna etmek için baskı kurdu.
Katılımcı Ülkelerden "Türk Askeri Olmazsa Olmaz" Şartı
Diplomatik kaynaklara göre, plana dahil olması beklenen çok sayıda Müslüman ülke, Türkiye'nin katılımını operasyonun ön koşulu olarak gördü. Bu ülkeler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgedeki tecrübesi, lojistik kapasitesi ve caydırıcılığı nedeniyle gücün vazgeçilmez bir parçası olduğuna inandı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dışında, planın belirsizliğini gerekçe göstererek şimdilik katılmayacağını açıkladı. Ancak diğer ülkelerin bu tutumu, Türkiye'yi müzakerelerin merkezine yerleştirdi. Türkiye'nin en az 2.000 personelden oluşan bir tugayla güce katkı sağlaması bekleniyor.
İsrail'in "Teolojik" Endişeleri ve Bölgesel Nüfuz Kaygısı
İsrail'in itirazlarının ardında, Türkiye'nin bölgede artan nüfuzu ve Filistin davasına verdiği açık destek yatıyor. İsrailli eski bir istihbarat subayı olan Amit Yagur, bir televizyon programında bu endişeleri dile getirdi. Yagur, "Türkiye'nin nüfuzu bölgede giderek artıyor. Suriye'deki varlıkları bile bizim için büyük bir sıkıntıyken buna neden Gazze'de izin verelim?" ifadelerini kullandı. İsrailli yetkililer, bir barış gücü zorunluysa bile, Türkiye yerine Suudi Arabistan veya diğer Arap ülkelerini tercih edeceklerini belirtti. Bu tutum, Ankara-Tel Aviv hattındaki derin güvensizliği bir kez daha gözler önüne serdi.
ABD'nin Arabuluculuk Rolü ve Zamanlama Baskısı
Krizde kilit rolü ABD üstlendi. Washington yönetimi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu Türk askerinin konuşlandırılması konusunda ikna etmek için yoğun diplomasi yürüttü. ABD yetkilileri, barış gücünün inandırıcılığı ve etkinliği için Türkiye'nin katılımının hayati olduğunu Tel Aviv'e iletti. Planlanan uluslararası gücün 15.000 ila 20.000 askerden oluşması ve operasyonlara ocak ayı ortasında başlaması öngörülüyor. Bu sıkı takvim, taraflar arasında hızlı bir uzlaşı ihtiyacını doğurdu. Önümüzdeki günlerde, ABD'nin baskısının sonuç verip vermeyeceği ve İsrail'in tutumunda bir yumuşama olup olmayacağı netleşecek.




