Zamanın gölgesinde akarken, maddeye ait görünen ama özü yoklukla tanımlanan bir bilinç. Atomun %99’u boşluksa, varlığım neyle ölçülür?
Gözlerimi kapadığımda, Dünya susar.. Kalan tek şey içimdeki ses. O ses neyin yankısı? Zihin mi? Korkular mı? Yoksa gerçek benlik mi? Cevap, gözlemde gizli. Çünkü varlık, deneyimle değil; farkındalıkla tanımlanır.
Bilim inkâr eder, inanç görmezden gelir; oysa ikisi de aynı kaynaktan doğar ve çarpıştıkları yerde hakikat parıldar.
Kur’an, matematiksel bir zeka tarafından kodlanmış evrensel bir rehberdir. 19 mucizesi, her ayetin ardındaki algoritma ve frekans... Tesadüf değil, teknoloji. Söz değil, titreşim. İlimle bakıldığında, harfler birer yazılım gibi davranır. Dönüştüren, hizalayan ve sıçratan.
İyi olmak zorunda değiliz. Kötü olmaktan korkmak da anlamsız. Her insan potansiyeldir. Tercihler ile şekillenen bir frekans. Vicdan bu sistemin pusulasıdır; yalanla sarsılır, adaletle hizalanır.
İçimizdeki ses, asla susmaz. O ses kim olduğumuzu hatırlatır. Ne saklarsan sakla, o bilir. Kaçarsan izler, yüzleşirsen seni dönüştürür.
Bu dünyayı gerçek saymak, yanılsamanın en büyük hali. Direnmeyi bırak! Çünkü varoluş, kontrol değil; şükürle akışta kalmaktır.
Müdahale edemezsin, kontrol sende değil. Ama yönü değiştirebilirsin. İşte o zaman oyun başlar.
Güç sizinle olsun.
Sevgi ile kalın...