Modern çağın yeni bir sarsıntısıyla karşı karşıyayız. Bu sarsıntı, binalarımızı değil, zihinlerimizi hedef alıyor. Sosyal medyanın renkli ve cazip dünyası, bir yandan bilgiye ulaşımımızı kolaylaştırırken, diğer yandan algılarımızı ustaca manipüle eden bir labirente dönüşüyor. Öyle ki, bu labirentte yönümüzü şaşırıyor, gerçekle hayalin, doğruyla yalanın sınırlarını bulanıklaştırıyoruz. günümüzün algısal sihirbazları da duygusal manipülasyonun en ince tekniklerini kullanarak kitleleri etkileme sanatında ustalaşmış durumdalar. Tek taraflı. mantıktan yoksun, sadece duygularımıza seslenen içerikler zihnimizin berrak sularını bulandırıyor. Toplumu düşmanlaştıracak Duygusal tepkilere neden olacak içerikler üretiyorlar.

Bugün iç dinamiklerimizi derinden sarsan, toplumu kutuplaştıran ve bizi belirli bir yöne sevk etmeye çalışan birçok örnekle karşılaşıyoruz. Bir yanda başörtülü bir kadının hassas ve ahlaki değerlerimizi derinden etkileyen haberleri yayılırken, diğer yanda Kıbrıs'taki Türk vatandaşlarının kendi devletleri yerine Güney Kıbrıs'ı tercih ettiği yönündeki söylemler milli duygularımızı zedeleyen tetikleyici haberler, Öte yandan, rüşvet alan idarecilerin haberleri ise devlete olan güveni sarsıyor. Ne hazindir ki, her kesim toplumsal genellemelerle acımasızca birbirine düşmanlaştırılıyor.

Görmüyor muyuz bu tehlikeli keli oyunu? Bu bir tesadüf mü sanıyorsunuz? Asla değil!

Sosyal medyanın o karmaşık algoritması, daha önceleri kahvehane baskınlarıyla düşmanlaştırılan toplumlara hangi saldırıyla kimin galeyana geleceğini bizden çok daha iyi biliyor.

O algoritmalar, ayrıştırıcı tohumları kişiye özel serpiyor. Kutuplaştıkça ayrışıyor, ayrıştıkça parçalanıyoruz. Düşman içeri sızmadan, kendi kendimize eriyip gidiyoruz. Oysa biz, her görüşüyle bir olmalı, her siyasi partiyle kardeş olmalıyız. Tek bir yürek olarak birbirimizi sahiplenebilmeliyiz. Yapmayın! Bu güzelim toplumu ayrıştırıp, değerlerini parçalayıp, kutuplaştırıp dağıtmayın. Ben görmedim, görenler anlatsın: Sağcı solcu, Alevi Sünni, Türk Kürt diye bu ülke için canını veren gençler birbirini öldürdü, hapis yattı, enerjileri tüketildi. Yapmayın! O çok korktuğunuz, uğruna değerlerimizi feda ettiğiniz menfaatleriniz, bu ayrışmış toplumun yanında inanın ki kıymetli değil. Sizler yarın birleşip anlaşabilir, mutabakata varıp ittifaklar kurabilirsiniz. Ama bir kez ayrılmış, kalpleri kırılmış bir toplumu, sizin siyasi ittifaklarınız bir araya getirmeye yetmeyebilir.

Bu toprağın bir evladı olarak, topluma ve tüm okuyucularıma sesleniyorum: Asıl siz kulak vermeyin bu koltuk kavgasına, bu kayıkçı küreklerinin boş şakırtısına. Kimin haklı olduğunu elbette tarihin ve za- manın adil terazisi gösterecektir.

Olaylara farklı çözüm sunanlara değil farklılıklarımızı manüple edip bizi düş- manlaştıran sosyal medyanın algoritmalarına karşı tepkili olalım.

Ben, bu milletin bir evladı olarak tarihe haykırıyorum: iyilikte, güzellikle, kardeşlikle ve ortak değerlerimizin saygın üsubuyla birliğimiz dirliğimiz daim olsun!